Komedi gibi ama gerçek. İnsan hakları savunucusu Ömer Faruk Gergerlioğlu’na terörü desteklemekten ceza verildi. Vekilliğinin düşürülmesi ve hapsedilmesi ihtimali var. Bu durumda insan olanın iki çift laf etmesi gerekir. Ben de bu yanlışın karşısında sözümü söyleyeceğim.
Size de kötülükleri el ile def etmeniz öğretilmedi mi? Buna gücünüz yetmediğinde söz ile düzeltmeye çalışmalı değil misiniz?
***
Sayın Gergerlioğlu, tanıştığımdan beri beni şaşırtıyor. Onu ilk Twitter’da tanıdım. Hesap adı @gergerliogluof olduğu için onu Oflu zannedip hemşeri muhabbeti beslemiştim.
HDP milletvekili olduğunu öğrenince de Kürt olduğunu düşünmüştüm. Meğer Ispartalı bir Türkmüş.
İnançsız grupların haklarını savunduğunu görünce onu da inançsız sanmıştım. Tanışınca baktım ki, Allah’a ve Peygambere en az benim kadar inanıyor. Belki size tuhaf geliyordur ama şaşırmayın. Bizim müslüman mahallesinden ateistlerin, komunistlerin, LGBT’lerin haklarını savunanlar pek çıkmaz da ondan...
Göğüs hastalıkları uzmanı bir doktor olduğunu öğrendiğimde kendisine meslektaş muhabbeti besledim ama baktım ki, doktor olduğuyla hiç övünmüyor; hep insanlığı öne çıkarıyor. Ben de onu bir insan hakları aktivisti olarak benimsedim. O da kendisini öyle tanımlıyor zaten. Şucu, bucu değil, bir siyasi aktör değil, sadece insan ve bir insan hakları aktivistidir o.
Hapsedilme ihtimali karşısındaki tepkisi de şaşırtıcı oldu benim için. KHK Akademisi’nin vefa toplantısında yaptığı konuşmada şöyle diyordu: “Ben üzerime düşeni yaptım. Bundan sonrası nasip işidir. Hapse de girebilirim. Hakkınızı helal edin.” Onun kimseye hakaret ettiğini duymadım. Başına bu çoraplar örüldüğünde bile... İşte böyle olmalı insan. Tabiat kurallarına uyup gereğini yapmalı, sonra da başına gelenlerle barışık olmalı.
Geri kalmış ülkelerde devleti arkasına alanlar konumlarına göre birer küçük ya da büyük krala dönüşüyor. Hele vekiller ve devlet başkanlarının durumlarını bilirsiniz. Korumalarıyla dolaşırlar, camiye gidecek olsalar yüz araçlık konvoy oluşturma ihtiyacı hissederler.
Türkiye’de çoğu vekile ulaşmak zordur. Ulaştığınızda da kibirlerini fark edersiniz hemen. Gergerlioğlu’yla tanıştığımda bu hususta da şaşırttı beni. Rahmetli Haluk Savaş’la birlikte KHK platformunun açılışı için İzmir’e davet etmiştik kendisini. Biz ona business sınıfından bilet almayı planlarken o kendi biletini almayı tercih etmişti.
Havaalanından karşılamaya da benim gitmemi istedi arkadaşlar. KHK’lıların neyi var ki? Ağaç kökü yiyoruz o zamanlar :) Bir Fiat Panda arabam var. “Ayıp olur” dediysem de “Sen profesörsün, hiç değilse etiketli birini gönderelim” dediler.
Adnan Menderes Havalimanı VIP çıkışında Münir Korkmaz arkadaşımla birlikte bekliyoruz ama bir türlü çıkmıyor. Meğer normal çıkış kapısını kullanmış ve nezaketinden arayıp beklediğini de söylemiyor. Halkın vekiline de öylesi yakışırdı zaten...
***
İşte benim tanıdığım Ömer Faruk Gergerloğlu budur. Şimdi ‘Yüce Türk Milleti’ son zamanlardaki insan hakları karnesi kırıklarına bir yenisini daha eklemek üzere. Ben yine de sözümü söyleyeyim. Başka bir şey gelmiyor elimden:
Arkadaş, yüz, hatta bin yılda bir gelecek kalitede bir vekiliniz olmuş, onu da harcamak üzeresiniz. Bu nasıl bir aymazlıktır? Anlayamıyorum! İnanın anlayamıyorum...
Beni duyan herkesi verilen mahkeme kararını ve hukukçuların yorumlarını okumaya davet ediyorum. Tamamen niyet okumaya dayalı, hukukçuların yüzünü kızartacak bir karardır o. Özgür hukukçular bu karardan utanç duyuyor. Eminim bu kararı verenler de gün gelecek önlerine bakacaklar.
Siyasilere de bir çift sözüm var. Mecliste Gergerlioğlu dosyası oylandığında muhtemelen “Eller kalkar ve iner” prensibince liderlerinizin talimatını yerine getireceksiniz. Yapmayın! Bu utanca ortak olmayın. Özgür iradenizi, aklınızı ve vicdanınızı kullanın. Unutmayın, herkes kendi yaptığından mesuldür.
Gergerlioğlu vakası siyasi tarafgirliğin ne kadar saçma olduğunu da gözler önüne sermektedir. Biliyorum, birçok muhafazakar insan Gergerlioğlu’na baktığında Türkiye’nin en az %90’ını temsil eden bir Anadolu insanı görüyordur. Ancak, HDP milletvekili ya, “Bir HDP’liye nasıl destek veririm” düşüncesi var. Kırın beyninizi hapseden zincileri! Parti, ideoloji, lider değil önemli olan; ‘doğru’ var bir de ‘yanlış’. Doğrunun yanında olun, yanlışın da karşısında. Yoksa biliniz ki kendinizle, inançlarınızla çelişmektesiniz.
Siyasi liderlere de seslenmek istiyorum. Yapılan bu haksızlıkla siyasi bir muhalifinizi bertaraf edeceğinizi zannediyor olabilirsiniz. Ama bilesiniz ki bu hareket size oy kaybı olarak dönecektir. Basiret sahibi insanlar eninde sonunda yapılan haksızlıkları görmektedir.
***
Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim: Biliyorsunuz, ışığı fark edebilmemiz için karanlık lazım. Medeni bir ülkede Gergerlioğlunun tasvir ettiğim özellikleri bir milletvekili için sıradan kabul edilir. Bunlar insan olmanın gereğidir. Sayın Gergerlioğlu bugün örnek bir insan olarak bu kadar öne çıkıyorsa bunun bir sebebi de mevcut sistemin bozulmuş ve çürümüş olmasıdır. Dilerim bir gün bütün vekiller Gergerlioğlu’nun vasıflarına sahip olurlar.
Dediğim gibi, bu yazıyı kendi prensiplerimin gereğini yerine getirmek için yazdım. Elimle düzeltemediğim bir kötülüğü dilimle düzeltme çabasıdır bu. Gergerlioğlu’na kişisel muhabbetimin ve sevgimin ötesinde bir şahitlik beyanıdır... O, meclisten nasıl haykırdı ve “Şahit ol ya Rab! Ben vazifemi yaptım ve uyardım” dediyse, ben de diyorum ki “Şahit ol ya Rab! Ben Gergerlioğlu’na yapılan bu zulme karşı çıktım ve duyurdum”. Sizi de itiraz etmeye ve bu kötülüğü söz ile düzeltmeye davet ediyorum.