It was October 2011.
A message came from Morris on my hospitality account. This 28-year-old boy, who set off from Athens on his motorcycle, needed a one-night stay on the Kars, Hopa, Georgia and Azerbaijan route.
We hosted Morris as we did over a hundred other guests we invited to our house. When he arrived at our home in Erzurum, we were surprised: Morris spoke fluent Turkish. When he said, "I am from Santa," my eyes widened in wonder. "Santa is my neighboring village, let's talk about it." I said. Then, he shared the following sad story:
Morris was from Santa but from the Santa Village in Georgia. His father was from the Santa I knew. In 1923, over one million Greeks from Turkey were abandoned from their locations. Morris's family did not want to believe in this. After all, they did not want to leave their homeland where they lived for hundreds of years... So, the peasants decided to migrate to Georgia, which was closer to their town and wait there, rather than moving to Greece. Somehow soon some smart leader would come out and see the absurdity of asking people leaving their homeland. They too would return to their village after a while ...
You know, the arrangements that Morris's family dreamed of never materialized. Eventually, when Morris was 12, his family immigrated to Greece. He studied there and became an engineer. Now, he has decided to follow in the traces of his ancestors and see Santa in both the Black Sea and Georgia.
I'm sure some racists reading this post will question Morris' goodwill. So, let me open a bracket: The Van earthquake occurred shortly after Morris left us. Do you know what he did when he heard about the earthquake? He changed its route to Georgia, joined the volunteers in Van and helped for a while.
"Our people named the village they founded in Georgia Santa. Only Turkish was spoken in our village. I learned Greek after I returned to Greece when I was 12 years old." says Morris.
Do you know why I shared the story of Morris from Santa? I shared it so that maybe you read and think.
I do not know if the Greeks who oppressed the Turks in Western Thrace do the same, but maybe those who live in the houses former Greeks from the Black Sea, such as me, feel what the former inhabitants of those towns experienced, how they were exposed to traumas, and so they can empathize.
I shared this story to make you understand that it is nonsense to declare those hundreds of years old friends and neighbors in one day.
I shared this story with the hope that my fellow from the Black Sea who feels sorry about the Bosnian raped by her Serbian neighbor, reflects that the person who made the quarry stone in his house was a Greek who died during a forcible exchange journey.
Why hadn't anyone told me that the cornerstones of the house where my childhood passed were put by Greeks? Did they want to forget what happened? Or was it that ordinary to use the neighbor's land, house, and belongings?
I question them and speak, but I also know that human beings have made the same mistakes throughout history. And I'm afraid they will continue to do it anyway. However, I hope that even a few people understand this mistake and stop cruelty and nonsense.
I ask myself, "How could people mark the people they considered as teachers, doctors and nurses until the day before as treacherous?"
I wonder if some of the turbaned imams said for the Greeks who were forced to exchange too: "Their wives, daughters, schools and institutions are a godsend for you. Use them as you wish"
I ask myself "How come my uncle, who witnessed the imbeciles who shot a bullet at their neighbor on September 12 events in Turkey, was able to call me a terrorist?"
Then I look and see: Believing the words of a mad and cruel dictator, millions of Germans did the same treating their neighbors as terrorists, collapsing their property, helping their persecution, and burning them in camps.
So the same wheel of cruelty will keep repeating again in this old world. The persecutors will sometimes be Fascists, sometimes Communists, sometimes Christians, sometimes Hindus, sometimes Muslims, but mostly relatives, neighbors and friends ...
However, even the shadow of illegitimate goods is illegitimate. Therefore, object when your neighbor, relatives or other people are asked to be persecuted. Say to those who ask you to do so "Shut up you idiot!". In fact, not only do not be a party to the persecution, but also try to prevent it. Otherwise, Morris from Santa yesterday, Zechariah with Sifter today, you tomorrow, this cruelty will go on and on...
13 Aralık 2020 Pazar
Morris from the Santa Village
Santalı Morris
Ekim 2011 idi.
Konukseverlik hesabıma Morris'ten bir mesaj geldi. Atina'dan motorsikletiyle yola çıkan bu 28 yaşındaki delikanlının Kars, Hopa, Gürcistan ve Azerbaycan rotasında bir gecelik konaklamaya ihtiyacı varmış.
Evimize davet ettiğimiz yüzün üzerindeki diğer konuk gibi Morris'i de misafir ettik. Ancak, Erzurum'daki evimize geldiğinde bir sürprizle karşılaştık: Morris akıcı bir şekilde Türkçe konuşuyordu. "Ben Santalıyım" dediğinde ise gözlerim merak içinde açılmıştı. "Santa benim komşu köyüm, hele anlat." dedim. Şu acıklı hikayeyi paylaştı:
Morris Santalı ama Gürcistan'daki Santa'dan. Esas babası bizim Santalıymış. Lozan Barış Antlaşması sonrasında bir milyonun üzerinde Hrıstiyan Rum'dan Türkiye'yi terk etmeleri istendiğinde Santalı Rumlar olanlara inanmak istememişler. Sonuçta yüzlerce yıldır yaşadıkları vatanlarını terk edeceklerdi... Köylüler, Yunanistan'a gitmektense daha yakın olan Gürcistan'a göçüp orada beklemeye karar vermişler. Nasılsa yakında akıllı birileri çıkar ve insanların vatanlarını terk etmesinin saçmalığını görürdü. Onlar da bir süre sonra köylerine geri dönerdi...
Biliyorsunuz; Morris'in ailesinin hayal ettiği düzenlemeler bir türlü gerçekleşmemiş. Sonunda, Morris 12 yaşındayken ailesi Yunanistan'a göç etmiş. Orada okuyup mühendis olmuş. Şimdi de atalarının izlerini sürmeye ve hem Karadeniz'deki, hem de Gürcistan'daki Santa'yı görmeye karar vermiş. Bu yazıyı okuyan bazı ırkçıların Morris'in iyi niyetini sorgulayacağına eminim. Onun için şunu antrparantez belirteyim: Morris bizden ayrıldıktan kısa süre sonra Van depremi oldu. Depremi duyunca ne yaptı biliyor musunuz? Gürcistan rotasını değiştirip Van'daki gönüllülerin arasına katıldı ve bir süre yardım etti.
"Bizimkiler Gürcistan'da kurdukları köye Santa adını vermişti. Köyümüzde Türkçe konuşulurdu. Rumcayı 12 yaşımda Yunanistan'a döndükten sonra öğrendim." diyor Morris.
Santalı Morris'in hikayesini neden paylaştım biliyor musunuz? Belki okuyup düşünürsünüz diye paylaştım.
Batı Trakya'daki Türklere zulmeden Rumlar da aynısını yapar mı bilemiyorum ama belki benim gibi Karadenizli Rumlardan kalma evlerde yaşayanlar o beldelerin eski sakinlerinin neler yaşadıklarını, nasıl travmalara maruz kaldıklarını hisseder ve empati yaparlar diye paylaştım.
Belki, yüzlerce yıllık dostları ve komşuları bir günde düşman ilan edilen insanlar bunun saçmalığını düşünür diye paylaştım.
Sırp komşusunun tecavüzüne uğrayan Bosnalıya üzülen Karadenizli hemşerim, evindeki ocak taşını yapanın, zorla çıkarıldığı mübadele yolculuğunda ölen bir Rum olduğunu düşünsün diye paylaştım.Sahi, çocukluğumun geçtiği evin temel taşlarının Rumlardan kalma olduğunu neden kimse söylememişti bana? Unutmak mı istiyorlardı yaşananları? Ya da o kadar sıradan mı geliyordu komşusunun arazisini, evini, eşyasını kullanmak?
Bunları sorgulayıp söylüyorum ama bir taraftan da biliyorum ki, insanoğlu tarih boyunca aynı hataları yapagelmiş. Korkarım yine de yapmaya devam edecekler. Ümidim o ki, birkaç kişi de olsa bu yanlışı anlasın ve zulme, saçmalığa dur desin.
Kendime soruyorum; insanlar bir gün öncesine kadar öğretmeni, doktoru, hemşiresi diye saydığı insanlara bir gün sonra nasıl hain damgası vurabildiler? Acaba mübadeleye zorlanan Rumlar için de bazı sarıklılar "Bunların karıları kızları okulları kurumları sizlere ganimettir. Alın tepe tepe kullanın" demiş miydi?
Kendime soruyorum; "Nasıl olmuş da 12 Eylül döneminde komşusuna kurşun sıkan embesillere şahitlik etmiş olan amcam bana terörist diyebilmişti?"
Sonra bakıyorum, bir kaçık ve zalim diktatörün sözüne inanıp komşularına terörist muameleri yapan, mallarına çöken, kamplarda zulmedilip yakılmalarına yardım eden, göz yuman milyonlarca Alman da aynısını yapmış.
Demek yine aynı zulüm çarkı tekrarlayıp duracak bu ihtiyar dünyamızda. Zulmedenlerse bazen Faşist, bazen Komunist, bazen Hrıstiyan, bazen Hindu, bazen de Müslüman ama çoğunlukla akrabalar, komşular ve arkadaşlar olacak...
Oysa haram malın gölgesi bile haramdır. O nedenle sen sen ol, komşuna, akrabana, başka insanlara zulmedilmesi istendiğinde itiraz et. "Hadi ordan embesil!" de. Hatta sadece zulme taraf olmamakla kalma, zalime engel olmaya da çalış. Yoksa dün Santalı Morris, bugün Sifterli Zekeriya, yarın sen, bu devran böyle döner gider...